23 Ocak 2009 Cuma

Sarıkamış şehitleri gözyaşları içinde anıldı

Sarıkamış şehitleri gözyaşları içinde anıldı

İzmit Belediyesi, dünyaca ünlü Kalp Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez'in Allahüekber dağlarında donarak ölen Sarıkamış Şehitlerinin dramını anlattığı konferansta duygu dolu anlar yaşandı.

Sarıkamış şehitleri gözyaşları içinde anıldı
YENİ ŞAFAK / İZMİT
Yunus Emre Kültür Merkezinde gerçekleştirilen Sarıkamış Şehitlerini anma gecesine. İzmit Kaymakamı Sabit Kaya, İzmit Belediye Başkanı Halil Vehbi Yenice, İzmit Milli Eğitim Müdürü Sezgin Çuhadar, İl kültür ve Turizm Müdürü Adnan Zamburkan, Kocaeli Bölge Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Burhan Akçin,sivil toplum örgüt temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Salonu dolduranlar, eksi 35 derecede donarak şehit olan 90 bin askerin yaşadıklarını anlatan slayt gösterilerini duygu seli içinde izlediler. İstanbul Memorial Hastanesi'nde Kalp Cerrahı Bölüm Başkanı olarak görev yapan Prof. Dr. Bingür Sönmez, birinci Dünya Savaşı'na girmek zorunda kalan Osmanlı Devleti'nin, 1914 yılında Kafkas Cephesi'nde Ruslara karşı verdiği mücadelenin hazin bir öyküsü olarak bilinen "Sarıkamış Destanının" ayrıntılarını belgeler ve o dönemde çekilmiş video görüntüleri ile gözler önüne serdi. Sarıkamış dağlarında donarak yaşamlarını kaybeden 90 bin askerin görüntüleri yürekleri burktu. Prof. Dr. Bingür Sönmez söz konusu konferansta Ermenilerden özür dileme kampanyasına göndermede de bulundu ve şöyle konuştu, "Bugünlerde bir özür dileme kampanyası var, biz öncelikle dedelerimizden, babalarımızdan onların haklarını koruyamadığımız için özür dilemeliyiz" dedi. Başkan Yenice de, katkılarından ötürü Sönmez'e teşekkür ederek, "İzmit Belediyesi olarak farklı bir etkinliğe imza atmanın sevincini yaşadık. Bu akşam amacımız sizi üzmek değildi. Tam tersi, geçmişten alınacak derslerle gelecekte aynı acıların yaşanmaması için tarihi her yönüyle ele almak ve doğru değerlendirmek durumundayız" diye konuştu. Konferans sonunda Prof. Sönmez, Başkan Yenice'ye Sarıkamış'ta şehit olan ve Kocaelililerin isimlerinin yer aldığı tabloyu hediye etti.

http://yenisafak.com.tr/YurtHaberler/?t=27.12.2008&i=158877

Sarıkamış şehitleri törenle anıldı


Sarıkamış'ta şehit olan 90 bin asker, Erzurum'un Şenkaya ilçesinde düzenlenen törenlerle anıldı.

Erzurum Valisi Sami Bulut, verilen mücadelenin gelecek nesillere ışık tuttuğunu söyledi. Türkiye İzcilik Federasyonu'nun Şenkaya'ya bağlı Gaziler köyünde düzenlediği anma törenine, Erzurum Valisi Sami Bulut, Vali Yardımcısı Mehmet Gök ve çok sayıda kamu kurum temsilcisi, Türkiye İzcilik Federasyonu'na bağlı izciler ve vatandaş katıldı.

Gaziler İlköğretim Okulu bahçesinde sancak devir teslimi ile başlayan törene, Gaziler Şehitliği'nde devam edildi. İzcilerin Mehmet Akif Ersoy'un Cenk Marşı'nı okumasının ardından saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı okundu.

Günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapan Vali Bulut, "94 yıl önce bugün burada yüz binlerce vatan evladı, Balkanlar'dan, Doğu Anadolu'dan ve Anadolu'nun değişik coğrafyalarından tek bir şey için burada buluştular. Neydi o düşünce; sadece ve sadece vatanlarını korumak ve esareti kabul etmemekti. 94 yıl önce en ağır kış şartlarında bile tüm olumsuzluklara rağmen kendilerine verilen görevi hiçbir tereddüde mahal bırakmadan, azimle, gayretle, şevkle yerine getirdiler. Burada verilen mücadele gelecek nesillere, yani bizlere ışık tutmuştur.

Gençler, umut ediyorum ki, ülkemiz üzerinde oynanan oyunların sizler de farkındasınız. Neydi bu oyunlar? Anadolu coğrafyasından Türk milletini söküp atmaya çalışan şer güçler, ülkemize saldırmaya başlamışlar ve birçok cephede saldırıya geçmişlerdi. Ama Türk milletinin azmi geçmişte olduğu gibi bin yıllarca süren mücadelede olduğu gibi, 94 yıl önce de burada akıbete uğramış ve ondan sonra 90 bin şehit verilmesine karşın düşman kuvvetler ülkemize girememişlerdir. Hala bu mücadele devam etmektedir. Ülkemize saldırmak isteyen güçler olduğu gibi vatansever Türk evlatları yine canları ve kanları pahasına bu ülkeyi savunmaya devam etmektedir ve devam edecektir.

Bize düşen, birlik ve beraberliğimizi bozmadan, hangi etnik yapıda olursak olalım, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür' şiarından hareketle bu ülkeyi savunmaya devam etmektir. Ve ülkemiz üzerinde oyunları olan yabancıların bu oyunlarını bozacağız"
dedi.

Şehitlikteki anma töreni, okunan dualarla sona erdi.



http://arsiv.sabah.com.tr/2008/12/27//haber,076614C176854F6B98D1FB7EEBD72AA1.html

Türk Kızılayı’ndan Sarıkamış Anma Programına Destek

Türk Kızılayı’ndan Sarıkamış Anma Programına Destek
02/01/2009

Kars'ın Sarıkamış ilçesinde 94 yıl önce vatanı savunurken ağır kış şartları nedeniyle şehit düşen ''Mehmetçik''leri anmak için Kars Valiliği tarafından 26-28 Aralık tarihlerinde düzenlenen ''Türkiye Şehitlerine Yürüyor'' anma programına Türk Kızılayı yine destek verdi.

Anma programının başladığı 26 Aralık 2008 tarihinde Erzurum Kan Merkezi’nin kan alma organizasyonuyla katılım sağlayan Türk Kızılayı anma törenleri boyunca Sarıkamış halkını ve davetlileri yalnız bırakmadı.
Buzdan Şehit Heykellerinin açılışında da görev alan Türk Kızılayı ekipleri 93 yıl önce donarak şehit düşen askerlerin anısına çiçekler bıraktı. Türk Kızılayı Ankara ve Erzurum Afet Müdahale ekiplerinin yoğun çalışmalarıyla 300’er metrekarelik 2 dev çadırda devlet erkanına ve Sarıkamış halkına sıcak yemek ikramında bulundu. Yaklaşık 3000 kişiye kavurma ve pilav dağıtımının yapıldığı törende halka ekmek yardımında da bulunuldu

Türk Kızılayı Sarıkamış Şubesi Başkanı Mir Hasan Taş ve Türk Kızılayı Gelibolu Şubesi Başkanı Fahrettin Öztürk törende Devlet Bakanı Mehmet Aydın’a Gelibolu 57.Alay Şehitliğinden Türk Kızılayı’nın getirdiği toprağı verdi.

http://www.kizilay.org.tr/kurumsal/haber.php?t=-Haberler-Turk.Kizilayi.ndan.Sarikamis.Anma.Programina.Destek

Sarıkamış şehitleri anıldı


27 Aralık 2008

A.A

Sarıkamış şehitleri anıldı
Sarıkamış Harekatı'nda şehit olan askerler, Erzurum'un Şenkaya ilçesindeki şehitlik anıtında törenle anıldı.

İŞTE FOTOĞRAFLARI

Şenkaya'ya bağlı Gaziler köyü sınırları içinde yer alan, Allahuekber Dağları'nın eteklerindeki Bardız Şehitlik Anıtı'ndaki tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Erzurum Valisi Sami Bulut, törende yaptığı konuşmada, vatan için gözlerini kırpmadan ölüme giden şehit askerleri minnet ve şükranla anmak için toplandıklarını söyledi.

Sarıkamış Harekatı'nda şehit olan kahraman askerleri hiçbir zaman unutmayacaklarını ve gelecek nesillere unutturmayacaklarını ifade eden Bulut, “Toprağın altında şehitlerimiz, üzerinde yiğitlerimiz olduğu sürece vatanımız ilelebet yaşayacaktır. Böylesine vatan sevgisiyle dolu insanımız olduğu sürece sancağımız ve bayrağımız topraklarımızda sonsuza kadar dalgalanacaktır” dedi.

Tören, izcilerin marşlar söylemesiyle sona erdi.

Törene Şenkaya Kaymakamı Ömer Hilmi Yamlı, Şenkaya Belediye Başkanı Görbil Özcan, Türkiye İzcilik Federasyonu'ndan 150 izci ile vatandaşlar katıldı.



http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10654565.asp

11 Ocak 2009 Pazar

Taşyürek, Sarıkamış Harekâtı’nı Anlattı

Araştırmacı Yazar Muzaffer Taşyürek, Sarıkamış Harekatı’nın bilinmeyen yönlerini anlattı. Atatürk Üniversitesi Kitap Kulübü’nün organize ettiği “Slaytlar Eşliğinde Sarıkamış Olaylarının Bilinmeyen Yönleri” konulu konferansta konuşan Taşyürek, Sarıkamış Harekatı’nda bir tek kurşun bile atmadan şehit düşen 90 bin askeri anlattı.

Kategori Kategori : Kültür-Sanat
Yorumlar Yorum Sayısı : 0
Tarih Tarih : 01 Ocak 2009 17:53

İMKANSIZLIKLAR VE VATAN SEVGİSİ

Çetin iklim şartlarının harekat boyunca hep Türk askerinin aleyhine bir duruma yol açtığını anlatan Taşyürek, Rus askerlerinin trenlerle taşınırken, Türk askerinin de, mekkare adı verilen kağnılarla cepheye doğru ilerlediklerini söyledi. Rusya’nın, Batum’dan Sarıkamış ve Kars’a vagonlarla asker sevk ettiğini, yol boyunca kurdukları meteoroloji istasyonlarıyla da, hava şartlarını yakından takip ettiklerini ifade eden Tarihçi Yazar Muzaffer Taşyürek, “Ruslar atacakları adımda bile meteoroloji şartlarını hesap ederken, Türk askeri ise ayağına giyecek potin bulamıyordu. Bu millet böyle imkansızlıklarla cepheye yürüdü” diye konuştu.

ONBİNLERCE ASKER ŞEHADET’E YÜRÜDÜ

Sarıkamış Harekatı ile görevlendirilen askerin, hem iklim şartları, hem de salgın hastalıklar yüzünden büyük kayıplar verdiğini dile getiren Taşyürek, haberleşme araçlarının kısıtlı ve hastanelerin de yetersiz oluşu nedeniyle salgın hastalıklara karşı müdahalede bulunulamadığını dile getirerek, “Bu harekatta, on binlerce askerimiz, tek bir kurşun dahi atmadan şehadet şerbetini içmişler, vatanın bölünmez bütünlüğünü muhafaza etme uğruna canlarını feda etmişlerdir” diye konuştu.

ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR

Ruslar çekildikten sonra bölgede Ermenilerin katliama yöneldiklerini vurgulayan Muzaffer Taşyürek, “Ermeniler bu dönemde bölgede katliamlar yürütmüş, binlerce insanı katletmişlerdir. Bugün Ermenilerden özür dileme yarışına girenler, asıl Sarıkamış’tan, Kars’tan, Ardahan’dan Erzurum’dan ve vatanları için canlarını donarak veren, hastalanarak şehit olan askerlerden özür dilesinler” dedi. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği konferans, öğretim üyeleri tarafından da dikkatle takip edildi.

İMKANSIZLIKLAR VE VATAN SEVGİSİ

Çetin iklim şartlarının harekat boyunca hep Türk askerinin aleyhine bir duruma yol açtığını anlatan Taşyürek, Rus askerlerinin trenlerle taşınırken, Türk askerinin de, mekkare adı verilen kağnılarla cepheye doğru ilerlediklerini söyledi. Rusya’nın, Batum’dan Sarıkamış ve Kars’a vagonlarla asker sevk ettiğini, yol boyunca kurdukları meteoroloji istasyonlarıyla da, hava şartlarını yakından takip ettiklerini ifade eden Tarihçi Yazar Muzaffer Taşyürek, “Ruslar atacakları adımda bile meteoroloji şartlarını hesap ederken, Türk askeri ise ayağına giyecek potin bulamıyordu. Bu millet böyle imkansızlıklarla cepheye yürüdü” diye konuştu.

ONBİNLERCE ASKER ŞEHADET’E YÜRÜDÜ

Sarıkamış Harekatı ile görevlendirilen askerin, hem iklim şartları, hem de salgın hastalıklar yüzünden büyük kayıplar verdiğini dile getiren Taşyürek, haberleşme araçlarının kısıtlı ve hastanelerin de yetersiz oluşu nedeniyle salgın hastalıklara karşı müdahalede bulunulamadığını dile getirerek, “Bu harekatta, on binlerce askerimiz, tek bir kurşun dahi atmadan şehadet şerbetini içmişler, vatanın bölünmez bütünlüğünü muhafaza etme uğruna canlarını feda etmişlerdir” diye konuştu.

ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR

Ruslar çekildikten sonra bölgede Ermenilerin katliama yöneldiklerini vurgulayan Muzaffer Taşyürek, “Ermeniler bu dönemde bölgede katliamlar yürütmüş, binlerce insanı katletmişlerdir. Bugün Ermenilerden özür dileme yarışına girenler, asıl Sarıkamış’tan, Kars’tan, Ardahan’dan Erzurum’dan ve vatanları için canlarını donarak veren, hastalanarak şehit olan askerlerden özür dilesinler” dedi. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği konferans, öğretim üyeleri tarafından da dikkatle takip edildi.


İMKANSIZLIKLAR VE VATAN SEVGİSİ

Çetin iklim şartlarının harekat boyunca hep Türk askerinin aleyhine bir duruma yol açtığını anlatan Taşyürek, Rus askerlerinin trenlerle taşınırken, Türk askerinin de, mekkare adı verilen kağnılarla cepheye doğru ilerlediklerini söyledi. Rusya’nın, Batum’dan Sarıkamış ve Kars’a vagonlarla asker sevk ettiğini, yol boyunca kurdukları meteoroloji istasyonlarıyla da, hava şartlarını yakından takip ettiklerini ifade eden Tarihçi Yazar Muzaffer Taşyürek, “Ruslar atacakları adımda bile meteoroloji şartlarını hesap ederken, Türk askeri ise ayağına giyecek potin bulamıyordu. Bu millet böyle imkansızlıklarla cepheye yürüdü” diye konuştu.

ONBİNLERCE ASKER ŞEHADET’E YÜRÜDÜ

Sarıkamış Harekatı ile görevlendirilen askerin, hem iklim şartları, hem de salgın hastalıklar yüzünden büyük kayıplar verdiğini dile getiren Taşyürek, haberleşme araçlarının kısıtlı ve hastanelerin de yetersiz oluşu nedeniyle salgın hastalıklara karşı müdahalede bulunulamadığını dile getirerek, “Bu harekatta, on binlerce askerimiz, tek bir kurşun dahi atmadan şehadet şerbetini içmişler, vatanın bölünmez bütünlüğünü muhafaza etme uğruna canlarını feda etmişlerdir” diye konuştu.

ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR

Ruslar çekildikten sonra bölgede Ermenilerin katliama yöneldiklerini vurgulayan Muzaffer Taşyürek, “Ermeniler bu dönemde bölgede katliamlar yürütmüş, binlerce insanı katletmişlerdir. Bugün Ermenilerden özür dileme yarışına girenler, asıl Sarıkamış’tan, Kars’tan, Ardahan’dan Erzurum’dan ve vatanları için canlarını donarak veren, hastalanarak şehit olan askerlerden özür dilesinler” dedi. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği konferans, öğretim üyeleri tarafından da dikkatle takip edildi.


http://www.erzurumgazetesi.com.tr/haber_detay.asp?haberID=3964

Sarıkamış harekatının 94 yıl dönümü

Sarıkamış Harekatı'nın 94. yıl dönümü dolayısıyla Kars'ta kardan yapılan şehit heykelleri törenle açıldı.
Kars'ın Sarıkamış ilçesindeki Bayraktepe Kayak Merkezi'nde Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencileri ve öğretim üyeleri tarafından yapılan heykellerin açılışını yapan Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve beraberindekiler, anıta karanfil bıraktı.
Sarıkamış, 28 Aralık 2008 00:58

Bakan Aydın, açılışın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, babası ile babasının yeğeninin Sarıkamış Harekatı'na katıldığını söyledi. Sarıkamış Harekatı'nda babasının sıhhiye eri olarak görev yaptığını ifade eden Aydın, "Babam Allah ömür verdiği için yaşamış ama yeğeni farklı bir kolordudaydı ve ondan hiç haber çıkmadı. Demek ki şehit olmuş" dedi. Törene AK Parti Kars milletvekilleri Zeki Karabayır ve Mahmut Esat Güven, Kars Belediye Başkanvekili Ömer Gökalp ve çok sayıda davetli katıldı. Törende kışlık beyaz kamuflaj giymiş askerler yoğun güvenlik önlemi aldı.

http://www.tgrthaber.com/news_view.aspx?guid={DBD80B5E-69D4-4559-BC86-16A46EBFBDEC}

Doksan bin Türk’ten özre de karşı mısınız? (Mehmet Altan)

‘90. yılda 90 bin şehit anılıyor’ girişiminin temsilcisi Prof. Bingür Sönmez’in ‘zaman geçirilirse Sarıkamış’ta yitirdiklerimizin şehitliklerinin de tamamıyla kaybolacağını’ hatırlatan 2004 tarihindeki mektubunda ne deniyordu:

Bildiğiniz gibi 1914’te yaşanan bu dram 22 Aralık 1914’te başlayıp 5 Ocak 1915’te bitmiş ve tarihte örneği olmayan bir mağlubiyet yaşanmış ve 150 bin mevcutlu 3. Ordu’nun yüzde 95’i, yüksekliği 3150 metreye varan Allahuekber ve Soğanlı Dağları’nda karlar altında kalmıştır.

Eklediğim CD’de göreceğiniz gibi Mart ayı geldiğinde toplanan şehitler ya toplu mezarlara defnedilmiş ya da kurda-kuşa yem olmaması için bir araya toplanıp üzerlerine taş yığılmıştır. Bu CD’de bulunan 1914’te Ruslar tarafından çekilmiş filmdeki görüntüler çok hazindir.

...Sarıkamış Dayanışma Grubu olarak tek arzumuz Enver Paşa’ya hesap sormamak için üzeri karlarla örtülen 90 bin şehidi Çanakkale Şehitleri düzeyinde anmak, Sarıkamış’a bir 1914 Sarıkamış Harekat Müzesi kurmak ve ilginin devamını sağlamak için her yıl 22 Aralık-5 Ocak arasında Allahuekber ve Soğanlı yürüyüşleri yapmak.’

* * *

‘Enver Paşa’ya hesap sormamak için üzeri karlarla örtülen doksan bin şehit...’

Tek bir kurşun atmadan doksan bin askerimizi dondurarak öldüren anlayış neden doksan yıldır sorgulanmadı?

Bu topraklarda ‘Kürtlerin’ ya da ‘Ermenilerin’ öldürüldüğünün söylendiğini duyunca ayağa kalkmak ile ‘doksan bin Türk’ün öldürülmesi’ konusunu bu kadar sessiz geçiştirmek arasında utanç verici bir çelişki yok mu?

Neden Sarıkamış faciası doksan yıl boyunca sessizce geçiştirildi?

Enver Paşa ve takipçilerinin gerçeği hayásızca saptırıp, inanılmaz ölçülerde baskı yapmalarından tabii...

Düşünün ki, Türkiye’nin elinde bu dönemden kalma bir tek resim var... Diğerlerinin hepsi Rus arşivinde...

Tek bir satır yazılmaması için öyle bir baskı yapılmış ki... Konuyla ilgili hiçbir şey yazılmasın diye topyekûn bir basın yasağı konmuş...

Enver Paşa bu hezimeti Saray’a bir zafer olarak bildiren telgrafları bu baskıya ve yasağa güvenerek çekebilmiş...

Doksan bin Türk’ü Allahuekber Dağları’nda kırdırdıktan sonra geldiği Erzurum’dan karısı Naciye Sultan’a çektiği telgrafta köpeğinin durumunu sormayı da ihmal etmemiş...

* * *

Tabii gencecik insanları orada dondurarak öldürüp, bu dehşeti de unutturmanın ardında, geçen yıl Bingür Sönmez’in gönderdiği Alptekin Müderrisoğlu’nun ‘Sarıkamış Dramı’ adlı kitabından öğrendiğimiz bir ‘dış boyut’ var...

Sarıkamış’ta ölüme teslim edilen binlerce çocuğun dramının bir adım öncesinde Osmanlı Genelkurmayı’nın Almanlara teslimi yer alıyor.

1913’te General Liman Von Sanders başkanlığında 42 subaydan oluşan Alman Heyeti’ne birer üst rütbe verilmekle kalınmamış, Türk üniformaları da giydirilmiş. Böylece Almanya’da tümgeneral olan Liman Von Sanders mareşalliğe yükselmiş ve ordunun komutasını ele almış. Nitekim Çanakkale Savaşları’nı da o yönetmiş.

Osmanlı Genelkurmayı’nı yabancı ordu komutanlarına teslim etmekle kalmayan Enver Paşa, gene Almanların kışkırttığı Pantürkist akımın hevesiyle çocuklarımızı Sarıkamış’ta dondurarak öldürmüş...

Bu, Almanların çok işine gelmiş... Çünkü Rusya’nın üzerine gönderilen Osmanlı Ordusu, Doğu Avrupa’da Almanlara karşı savaşan Rusların oradan kuvvet çekmesine sebep olmuş.

* * *

Sarıkamış Dramı bu yıl da anılıyor... Bugün ve yarın Kars’ta çeşitli anma faaliyetleri var...

İlkel ve hamasi bir milliyetçiliği belki de en çok utandırması gereken konu Sarıkamış...

Kürtleri öldürmedik...

Ermenileri de kesmedik...

Peki, Sarıkamış’taki doksan bin Türk’ü ne yaptık? Ve neden bu trajediyi tam doksan yıl boyunca görmezden geldik?

Bunun bir cevaba ihtiyacı yok mu?’

* * *

Dün Sarıkamış Faciası’nın yıl dönümüydü...

Yukarıdaki yazıyı o nedenle tam üç yıl önce yazmıştım...

Sorum bugün de geçerli:

‘Sarıkamış’taki doksan bin Türk’ü ne yaptık?’

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/doksan-bin-turk-ten-ozre-de-karsi-misiniz-157033.htm

“Gitme ey yolcu, beraber ağlaşalım !” (Ayşe Hür)

BEKA ENDİŞESİ . 1912-1913 Balkan Savaşları’nın yenilgiyle bitmesinden sonra Osmanlıcık ideolojisi ebediyen tarihe gömülmüş ve Türkçülüğe siyasi bir proje olarak bel bağlayanların sayısı hızla artmıştı. Türk milliyetçiliğinin sahneye geç gelmesi bu görüşün sahipleri açısından arayı kapatma telaşı yaratmış görünüyordu. Osmanlı’ya oldukça ters olan kapitalizmi ve milliyetçiliği ithal ederken ya da Batı’nın reform ısrarlarına boyun eğerken ortaya çıkan sorunlar, Batı dünyasına ve bu dünyanın doğal bir uzantısı gibi görülen gayrimüslimlere yönelik öfkeyi arttırıyordu. İttihatçıların ‘dahili tümörler’ dediği gayrimüslimler, hem ülke ekonomisinde Müslümanlardan daha büyük pay sahibi oldukları, hem de özerklik veya bağımsızlık talepleri ile örgütlendikleri için hedef tahtasındaydılar.

RADİKAL PLAN . Balkanlardaki büyük toprak kayıplarını sindirememiş olan İttihatçılar, Batılı devletlerin 1878 Berlin Antlaşması uyarınca Ermeni vilayetlerinde yapılması gereken idari ve toprak reformlar için baskı yapmaya başlamasıyla telaşa düştüler. Bölgenin Ermenilere geçmesi, imparatorluğun bir çeşit ‘yeniden doğuşu’ gibi görülen ‘Büyük Turan’ ülküsünün gerçekleşmesinin engellenmesi demekti. Birinci Dünya Savaşı ile ortaya çıkan kaotik ortam, İttihatçıların, 1914’te Ege’de, Rumları kaçırtarak provasını yaptıkları radikal planı yürürlüğe koymaları için gerekçe oldu. Bu hafta, ‘Ermenilerden özür diliyorum’ kampanyası etrafında koparılan fırtınaları biraz daha iyi anlamak için, omurgasını, Turan hayallerini sona erdiren ve tehcirle ilişkisi olan Sarıkamış Faciası’nın oluşturduğu küçük bir kronoloji hazırladım.

* * *

8 ŞUBAT 1914 .
Osmanlı Devleti, uluslar arası baskılar yüzünden 8 Şubat 1914’de Doğu Vilayetleri için önemli bir reform planını (Yeniköy Anlaşması) imzalamak zorunda kaldı.

2 AĞUSTOS 1914 .
Sadrazam ve Hariciye Nazırı Mehmed Said Halim Paşa’nın yalısında toplanan Alman Sefiri Baron von Wangenheim, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Dahiliye Nazırı Talat Paşa ve Meclis-i Mebusan Başkanı Halil (Menteşe) Bey, gizli bir ittifak anlaşması imzaladılar. Benzer bir anlaşma Avusturya sefiri Pallivicini ile de imzalandı. Bu anlaşmalar o kadar gizliydi ki, kabine üyelerinin, hatta padişahın bile haberi yoktu! Ülke maceracı bir kliğin önderliğinde makûs sonuna doğru yola çıkmıştı.

? AĞUSTOS 1914 .
İTC Merkez-i Umumisi’nden Bahaeddin Şakir, Ömer Naci ve Hilmi Bey yanlarında Gürcü ve Azeri temsilcilerle Taşnak (Ermeni Devrimci Federasyonu, EDF) partisinin Erzurum’da yapılan 8. Dünya Kongresi’ne gittiler. Heyet, EDF temsilcileri Rostom, Vramyan ve Agnuni’ye “Başarımız Ermenilerin pozisyonuna bağlı. Eğer bizimle yürürseniz Kafkasları birlikte paylaşırız... Erivan, Kars ve Elizabetpol’un doğu kısmı, Van, Bitlis ve Erzurum vilayetleriyle birlikte Ermenistan’ı oluşturur” dediler. Benzeri teklifler İstanbul, Muş ve Van’daki EDF’lilere de yapılmıştı. Uluslararası ortamı kendi lehlerine gören EDF temsilcileri teklife sıcak bakmadıklarını söyledi. Böylece, İTC ile EDF arasında 1907’den beri süren ittifakın sonu geldi.

16 AĞUSTOS 1914 .
Almanların Goeben gemisi ‘Yavuz Sultan Selim’, Breslau gemisi ise ‘Midilli’ adını alarak Osmanlı bayrağı çektiler ve Alman Amirali Souchon’un yönetimine teslim edildiler.

? EKİM 1914 .
İmparatorluğun gayrimüslim tebaasının Amele Taburları’na alınmasına başladı. 1907 doğumlu Yozgatlı Veronika Berberyan yıllar sonra o günleri şöyle anlattı: “...Cumartesi günü, akşama doğru bütün erkekleri Türk ordusuna göndermek üzere toplamışlar; fakat orada Ermenileri Türklerden ayırmışlar. Ermenilerin haklarını savunma konusunda tam yetkili kılınmış olan dedem, Papaz Hakob Berberyan Ermenilerin silahaltına alınan Türklerden ayrıldığını görünce demiş ki: ‘Niçin Ermenileri ayırıyorsunuz?’ Türk binbaşı şöyle cevap vermiş: ‘Papaz Efendi, Ermeniler yol yapmaya gidecek, Türkler ise Rus cephesine.’ Ertesi gün pazardı. Dedem Kutsal Ayini bitirmiş ve daha yeni eve gelmişti. Nefes dahi alamadan kötü haber bize ulaştı. Artin Ağa’nın oğlu değirmenciydi; sabah kalkıp çalışmaya gitmiş, değirmenin yanında bir sürü insan kafatası, ayaklar, eller görmüş. Dili korkudan tutulmuş bir halde, nefes nefese koşarak eve dönmüş ve gördüğünü anlatmış. Artin Ağa oğluyla birlikte gelip dedeme dedi ki: ‘Dün akşam askere götürülenleri gece vakti boğazlamışlar.’ Dedem şöyle cevap verdi: ‘Gidin, Kaymakam’a şikâyet edin.’ Artin Ağa Kaymakam’a şikâyet etmeye gitmiş; ama o gece artık eve gelmemiş...”

22 EKİM 1914 . Enver Paşa Donanma Kumandanı Amiral Suchon Paşa’ya yazılı emir verdi: “Donanmayı Hümayûn, Karadeniz’de hakimiyet-i bahriyeyi kazanacaktır. Bunun için Rus donanmasını, nerede bulursanız ilân-ı harp etmeden ona hücum ediniz.”

29 EKİM 1914 .
Karadeniz’e açılan Yavuz ve Midilli Rusya’nın Sivastopol, Novorossisk ve Odessa limanlarını top ateşine tuttu.

2 KASIM 1914 .
Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti. İtilaf Devletleri’nin savaşa katılma karşılığında İttihatçılara vaat ettiği paralar, Romanya ve Bulgaristan üzerinden İstanbul’a doğru yola çıktı. Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağı’ndaki hudut üzerinden yedi kol halindeki saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi.

9-18 KASIM 1914 .
3. Ordu, Rusları Köprüköy’de [Eleşkirt] durdurdu. Ama Kumandan Hasan İzzet Paşa, askerin giyim ve iaşesinin yetersizliğini ve kış şartlarını düşünerek çekilen Rusların peşine düşmedi.

? KASIM 1914 .
Adsız bir asker günlüğünde şunları yazdı: “Bu yaz, iki alayımızla Yemen’den buraya naklolunduk. Yola koyulmamızdan dört ay sonra buraya ulaştık ki, Arabistan’ın cehennemî sıcağı Köprüköy’deki [Eleşkirt]ayaz yanında nimet-i ilâhi imiş. Burada çadırın perdesi buza kesmiş oğlak kulağı gibi kırılmakta ve kopmakta. Bölük kumandanım, beni sıhhiyeye nakletmiş ise de, tabip ve ilaç yokluğundan çaresiz kalıp tekrar takımıma döndüm. Akşam yaklaşınca Köprüköy’e civar dağlardan tipi boşanır. Kumandanımız, gelecek cuma Başkumandan Enver Paşa Hazretleri’nin teftiş ve hücum için geleceğini müjdeledi. O gelinceye kadar da yün içlik, çorap ve paltoların verileceğini ve Yemen yazlıklarını atacağımızı müjdeledi. Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Başkumandan Paşa Hazretleri’nin gelmesi ile, Moskof’un kahrolacağından ve kâfirin, karşımızdaki tepelerde geceleri seyrettiğimiz ocaklı ve mutfaklı karargâhlarını ele geçireceğimizden subaylarımız çok emin...”

16 ARALIK 1914 .
Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a gelen Harbiye Nazırı Enver Paşa, hocası Hasan İzzet Paşa’ya bağırdı: “Hatalı davrandınız, başarılı olamadınız! Rus Ordusu burada yok edilmeliydi. Şimdi hemen harekete geçip, Rus Ordusu’nu yok edeceksiniz!” Yaşlı asker cesaretle cevap verdi: “Olmaz! Havaları görüyorsunuz. Her yerde kar var. Karakış başlamıştır. Bu şartlar altında bir harekât faciaya dönüşebilir. Kış şiddetini kaybetsin, yollar açılsın, düşmana haddini bildiririz!” Enver öfkeyle haykırdı: “Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim!”

18 ARALIK 1914 .
3. Ordu’nun komutanlığını üstlenen Enver Paşa cephede konuştu: “Askerler! Hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarık, sırtınızda paltonuz olmadığını gördüm. Lâkin karşınızdaki düşman sizden korkuyor. Yakın zamanda Kafkasya’ya gireceğiz. Orada her türlü nimete kavuşacaksınız. İslâm âleminin bütün ümidi sizsiniz!”

19 ARALIK 1914 .
Enver Paşa İstanbul’daki eşi Naciye Sultan’a şu satırları yazdı: “Naciye, güzel melek! Ben yakında avdeti umarken şimdi zuhur eden bir hal beni daha bir müddetçik buraya bağladı. 3. Ordu Kumandanı Hasan İzzet Paşa orduyu idare için kendisinde cesaret göremediğini söylüyor... Hep umduğum adamlar böyle çıkıyor. Şimdilik 3. Ordu’yu ben idare edeceğim. Allah kısmet eder de şu Moskofları bir ezersem, o vakit cicimi açık alınla kucaklarım...”

22 ARALIK 1914 .
3. Ordu’ya bağlı 9, 10, 11. Kolordular harekâta başladı. Kar kalınlığı kimi yerlerde bir metreyi geçiyordu. Zemheri denilen kışın en soğuk günleriydi. Kar kalınlığı bazı yerlerde bir metreyi geçiyordu. Sıfırın altında 39 derecelik soğuklar, düşmandan daha tehlikeliydi. Gündüz başlayan yürüyüşte yumuşayan çarıklar gece donmaya, ayakları mengene gibi sıkmaya başladı. Adım atmak neredeyse imkânsızdı. Askerler donmamak için oldukları yerde atlıyor, zıplıyor, kendilerini yerden yere vuruyordu ama nafile. Ayak parmaklarından başlayan donma, yavaş yavaş tüm vücutlarına yayılıyordu. Kimi yere çömeldi, kimi oturdu, kimi yuvarlandı, kimi bir ağaç gövdesine dayandı. Ortalık kardan heykellerle doldu.

24 ARALIK 1914 .
Beyköy’le Kuruköy’e ulaşmayı 3.200 kişi başardı. “Onları teslim alamadım. Çünkü bizden çok evvel Allahlarına teslim olmuşlardı” diye yazdı Rus Kurmay Başkanı Pietroroviç raporuna. Ama Enver Paşa inadından dönmedi. Acımasız emrini verdi: “Geri adım atanı üstü vuracaktır!” Ardından örnek olması için 40-50 kişi kurşuna dizildi.

1 OCAK 1915 .
Albay Hafız Hakkı Paşa başkumandan vekiline itiraf etti: “Bitti paşam, ordumuzun kısm-i küllisi mahvoldu.”

3 OCAK 1915 .
Her şeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hafız Hakkı Bey’i ‘Paşa’ yaparak 3. Ordu’nun başına geçirdikten sonra Erzurum’a doğru yola çıktı. Enver’i götüren araç, yolda bir Rus karakol birliği ile karşılaştı ancak Rus askerleri kendisini tanımadıkları için kurtuldu.

4 OCAK 1915 .
Hafız Hakkı Paşa geri çekilme emri verdi ve Sarıkamış Harekâtı sona erdi.

10 OCAK 1915
.Erzurum’dan otomobille Refahiye-Suşehri üzerinden İstanbul’a ulaşan Enver Paşa ‘cici karısı’ Naciye Sultan’a sarıldı. Ardından da Cercle d’Orient Kulübü’nde verilen ziyafete katıldı. İstanbul gazeteleri Genel Karargâhın zafer bildirisini yayımladı: “Ordumuz Sarıkamış’a dek ilerleyerek kesin başarı kazanmıştır.” Ancak, Enver Paşa basına öyle bir sansür uyguladı ki, yıllarca Sarıkamış Faciası hakkında gazetelerde tek satır, tek resim çıkmadı. Kendisine, 3. Ordu mıntıkasında zayi olmuş asker sayısının aslında 600 bin civarında olduğunu hesapladığını söyleyen Harbiye Nezareti'nin Ordu İkmal Dairesi Müdür vekili Miralay Behiç (Erkin) Bey’e şöyle dedi: “Bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi!”

15 ŞUBAT 1915 .
Hafız Hakkı Paşa, tifüse yakalandı ve Erzurum’da hayata veda etti.

19 ŞUBAT 1915 .
İtilaf Devletleri donanması, mayın ve lağım bölgelerini koruyan bataryaları susturduktan sonra açılan geçitten Marmara’ya girmek üzere Çanakkale Boğazı’nda harekâta başladı.

25 ŞUBAT 1915 .
Harbiye Nezareti ordu birliklerine gönderdiği bir yazıyla, Ermeni askerlerin silahsızlandırılmasını ve karargâhlardan uzak tutulmalarını emretti.

26 ŞUBAT 1915 .
Adana Valiliği, Erzin’deki Ermenilerin sahildeki İngiliz savaş gemileri ile ilişki kurma faaliyetinde olduklarını tespit ederek, “o bölgede hiçbir Ermeni kalmamak üzere Dörtyol’daki Ermenilerin tümüyle Osmaniye Ceyhan ve Adana’ya sevk edilmesine” karar verdi.

25 MART 1915 .
Zeytun’daki (bugün Kahramanmaraş’ta Süleymanlı) Aziz Astvatsatsin Manastırı’na sığınan 500 kadar Ermeni asker kaçağı, Binbaşı Hurşit Bey kumandasındaki 3 bin kişilik birlik tarafından teslim alınmaya gelindi. Sabahtan akşama kadar devam eden çarpışmalar sonucunda kaçaklar teslim oldu.

26 MART 1915 .
4. Ordu Komutanı Cemal Paşa Dahiliye Nezareti’ne isyanın bastırıldığını haber verdi. Bölge valisinin itirazlarına rağmen Zeytun’daki Ermenilerin üçte ikisinin Müslüman halkı çok olan ovalık bölgelere (örneğin Konya’ya) göç ettirilmesini önerdi. Sonra sürgünlerin yönü Der Zor’a çevrildi. Onların boşalttığı evlere Müslüman muhacirler yerleştirilmeye başladı.

19 NİSAN 1915 .
Van bölgesindeki Ermeniler isyan etti, hükümet birlikleri ile çeteler karşılıklı katliamlar yaptı.

24 NİSAN 1915 .
Yabancı basından ve kaçan esirlerden Sarıkamış faciasının aslını öğrenen halkı yatıştırmak için gazetelerde ‘Ermenilerin düşmanla ittifak yapıp orduyu arkadan vurduğu’na dair yazılar boy göstermişti. Bu konuda başı çeken Harb Mecmuası’nı çıkaran Albay Seyfi’nin de içinde bulunduğu gizli komite tehcir kararını aldı ve İstanbul’daki Ermeni cemaatinin önde gelenlerinden oluşan 235 kişilik ilk kafile Ayaş ve Çankırı’ya doğru yola çıkarıldı. Bu kişilerin çoğundan bir daha haber alınamadı.

18 MAYIS 1915 .
Van şehri Ermeni isyancıların yardımıyla Rusların eline düştü. Rusların kurduğu Antranik’in komutasındaki 1. Ermeni gönüllü birliği ile Osmanlı Meclisi’nde Erzurum milletvekili olan Armen Garo namlı Karekin Pastırmacıyan’ın örgütlediği 2. Ermeni gönüllü birliği bölgedeki Müslüman köylerini ve kendilerini desteklemeyen Ermeni köylerini yağmaladı, katliamlar yaptılar. Karekin Pastırmacıyan’ın kardeşi Vahan Pastırmacıyan ise, Sarıkamış’taki Osmanlı ordusunda Binbaşı Ziya (Yergök) Bey’in komutasında Ruslara karşı savaşmıştı.

27 MAYIS 1915 .
Ülkenin dört bir yanındaki Ermenileri Der Zor çöllerine gönderecek geçici tehcir kararnamesi çıkarıldı.

? HAZİRAN 1915:
Bursalı Aşot Ohanyan zorlu yolculuğu şöyle anlattı: “1914’te Türk Hükümeti gençlerimizi toplayıp, silah altına aldı; ondan sonra da ailelere ‘araba kiralayın, yakın bir yere gideceğiz’ denildi. Parası olan yük arabası kiraladı, parası olmayan da yayan gitti. Biz de çocuktuk; annemizin eteğinden tutup yürüyerek gittik. Uzun süre yolculuk ettik. İlk durağımız Konya idi. Orada, bizi şehre sokacaklarına, dağlarda jandarmaların gözetimi altında aç susuz bıraktılar... Günlerce, haftalarca yürüyorduk. Ayaklarımız kanlar içinde yürüyorduk. Zaptiyeler kamçıyla vuruyorlardı. Birçokları buna dayanamayıp, yolda öldü. Cesetler yerde kalıyordu ve geceleri kurtlar onları yiyordu. Yayan gidiyorduk. Zaten çok az kişi kalmıştık, çünkü birçok insan ölmüştü. Bir de İğde diye bir köyün yakınlarına ulaştık. Orada ‘Paranız yok mu? Paraları çıkarın!’ diyerek üstümüze saldırdılar ve soygun başladı...”

17 HAZİRAN 1915 .
Almanya Büyükelçisi Wangenheim merkeze gönderdiği rapora “Ermeni tehcirinin sadece askerî nedenlerle yapılmadığı çok açık” diye yazdı. Talat Paşa “Dünya Savaşı’nı bahane ederek, dış ülkelerin diplomatik müdahalelerine aldırmaksızın, ülkeyi iç düşmanlardan tamamen temizlemek” istediğini ve bunun “Türkiye’nin müttefiki Almanya’nın da çıkarlarına” olduğunu söylemişti. Talat’a göre devlet böylece güçlenecekti.

9 TEMMUZ 1915 .
Amerikan Büyükelçisi Morgenthau, hatıratına, şu notu düştü: “Talat bana, meseleyi [tehciri] son derece etraflıca tartıştıklarını ve sonuçta bağlı kalacakları bir karara ulaştıklarını söyledi. Dünya tarafından suçlanacaklarını söylediğimde, kendilerini nasıl savunacaklarını bildiklerini söyledi. Başka bir deyişle umurunda bile değildi.”

31 AĞUSTOS 1915 .
Talat Paşa elinde bölgelere yolladığı bazı telgrafların çevirileri olduğu halde Alman Büyükelçiliği’ne gitti ve tarihe geçecek ünlü sözünü söyledi: “Ermeni meselesi hallolunmuştur!”

15 ARALIK. 1917 .
Sarıkamış Harekâtı sırasında Osmanlı Genelkurmay Başkanı olan General Bronsart von Schellendorf raporuna “Memleketin en güzide kuvvetleri harbin ilk senesinde harcandı” diye yazdı.

14 MART 1919 .
Savaş suçlarını soruşturmak üzere 1918’de Mustafa Arif (Deymer) başkanlığında kurulan Osmanlı Dahiliye Nezareti Komisyonu’nun raporuna göre Birinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerinin sayısı 800 bindi.


SARIKAMIŞ HAREKATININ BİLANÇOSU


“Askeri kırdıran Enveri Paşa”
(Bir Sarıkamış türküsünden)

Yıllardır tartışılır, Sarıkamış’ta cepheye kaç kişi sürülmüştü, kaç kişi şehit olmuştu? 1933’te yine Genelkurmay tarafından yapılan açıklamaya göre ‘zayiat’ yani ‘kayıp’ sayısı 109.274 idi. Bu kayıpların ne kadarı ‘şehit’, ne kadarı ‘yaralı’, ne kadarı ‘esir’, ne kadarı ‘firar’ hâlâ bilinmiyor. Daha sonra halk arasında yaygın kanaate uygun olarak “90 bin şehit verildi” dendi, ama sonra bu sayının Enver’in prestijini sarstığı görülünce sayı düşürülmeye çalışıldı. Ordunun tüm mevcudu 75 bin kişiyken, nasıl 90 bin şehit verilebilirdi ki? Tüm arşivler elinin altında olduğu halde yıllardır bu konuda bilimsel bir araştırma yayınlamamış olan Genelkurmay 18 Aralık 2007’de Internet sitesine koyduğu ‘bilgi notu’yla rakamı sessizce revize etti: Sarıkamış’ta tek kurşun atmadan şehit olanların sayısı 60 bindi!

Peki, bu sayılar doğru muydu? Sarıkamış’taki 9. Kolordu Kurmay Başkanı Yarbay Köprülülü Şerif (İlden) Bey hatıratında şöyle yazmıştı: “9. Kolordu bölgesinde en bol olan şey erler idi. Gerçekten askere alma dairelerinden toparlanılmış cetvellere göre redif, usta ve acemi erlerin toplam sayısı 130.000 ve yaş sınırına varmamış yedek usta ve acemi erlerin toplamı 43.000 ki tümü 190.000 er ediyordu... Harekât başlayacağı zaman, 3. Ordu’nun mevcudu 190.000 insan ve 60.000 hayvandı. Bu mevcudun altı aylık iaşesi için yaklaşık 88 milyon kg. buğday, çavdar ve arpaya gereksinim varken, ordu ambarlarında yalnız 1.250.000 kg yiyecek ve tahıl vardı...” Anlaşılıyordu ki, Sarıkamış’ta çarpışan 3. Ordu, 75.000 kişilik değil, 173 bin kişilik orduydu.

SUÇLU AYAĞA KALK! . Peki, 1933’de itiraf edilen 109.274 ‘zayiat’ kimin suçu? Harekâta karar veren, bunu komuta kademesine zorla kabul ettiren, askerleri giysisiz, iaşesiz -39 derecede cepheye süren Enver Paşa’nın suçlandığını sanıyorsunuz değil mi? Yanılıyorsunuz. Kimi İttihatçılar gibi Ermeni çetelerini suçladı, kimi Köprüköy’de düşmanı takip etmeyen Hasan İzzet Paşa’ya attı suçu, kimi en az Enver Paşa kadar hırslı ama strateji ve taktik cahili olan Hafız Hakkı Paşa’ya, kimi Osmanlı Genelkurmayı’nın başındaki Alman generali General Bronsart von Schellendorf’a attı suçu.

2007’de Genelkurmay, "Sarıkamış Kuşatma Harekâtı; düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan başarılı bir plandı. Ancak stratejinin faktörlerinden zaman ve iklim şartları iyi değerlendirilemediği için bu sonuç kaçınılmaz olmuştur” diyerek durumu idare etmeyi seçti.

Halbuki, Enver’le düştüğü anlaşmazlık yüzünden Irak’a gönderilen Goltz Paşa günlüğüne şöyle yazmıştı: “Kafkasya’da maalesef Napolyon Bonapart olduğunu iddia eden ve cahil yetişen birçok adam var. Bunlar, ordularına güçleriyle bağdaşmayan görevler vermişler ve bu yüzden ordularını büyük zarara uğratmışlardır.”

Birinci Dünya Savaşı’nda kaç şehit verildiği de hala bilinmiyor. Resmi rakamlara gör 400 bin şehit var. Bunların hesabının da İttihatçı Paşalara sorulması gerekiyor. Hal böyleyken, birileri hatalarına hala günah keçileri arıyor. Onlar güneşi balçıkla sıvamaya çalışsın, noktayı ‘vatan şairi’ Mehmet Akif (Ersoy) koysun: “Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım/ Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım/ Ne yapıp yeisimi kahreyleyeyim, bilmem ki/ Öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki!/ Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi...”

Özet Kaynakça:
Köprülülü Şerif (İlden), Sarıkamış, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2003; Alptekin Müderrisoğlu, Sarıkamış Dramı, Kasdaş Yayınları, 1988; Bingür Sönmez, Reyhan Yıldız, Ateşe dönen dünya:Sarıkamış, İkarus, 2008; Metin Tekin, Birinci Dünya Savaşı Anıları-Sarıkamış’tan Sibirya’ya, Timaş Yayınları, 2006; Taner Akçam, Ermeni Meselesi Hallolunmuştur, İletişim, 2008; a.g.y., İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu, İmge Yayınevi, 2002; Vergine Svazlian, Ermeni Soykırımı, Hayatta Kalan Görgü Tanıklarının Anlattıkları, http://www.ermeni.org/turkce.

http://taraf.com.tr/makale/3213.htm

Enver Paşa Dergisi-Aylik Tarih ve Düsünce Dergisi

http://enverpasadergisi.com/

Vikipedi-Sarıkamış Harekatı

Vikipedi-Sarıkamış Harekatı (Tıklayınız)

Sarıkamış Harekatı Canlandırıldı

Allah-u Ekber Dağları'nda 94 yıl önce donarak şehit olan 90 bin asker anısına düzenlenen törende Sarıkamış Harekatı temsili olarak canlandırıldı.







50 ilden şehit yakınları ve 40 üniversiteden öğrencilerin katıldığı yürüyüşte Kur'anı Kerim okunması ve duaların ardından Yukarı Sarıkamış'taki şehitlik önünde Sarıkamış Harekatı canlandırıldı. Gerçeğini aratmayan temsili canlandırmada vatandaşlar duygusal anlar yaşadı.

Sarıkamış 9. Motorize Tugay Komutanlığı'na bağlı Mehmetçiklerin Sarıkamış Harekatının temsili olarak canlandırmasını; Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Kars Valisi Mehmet Ufuk Erden, AK Parti Kars Milletvekili Zeki Karabayır ve Mahmut Esat Güven, Sarıkamış Kaymakamı Ahmet Altuntaş, Sarıkamış Belediye Başkanı İlhan Özbilen, çeşitli sivil toplum kuruluşları, Kars Kafkas Üniversitesi'nin yanı sıra çeşitli üniversitelerden öğrenciler ve vatandaşlar izledi.


http://www.erzurumgazetesi.com.tr/haber_detay.asp?haberID=3858

Sarıkamış heykelleri törenle açıldı

Sarıkamış heykelleri törenle açıldı

Sarıkamış Harekatı'nın 94. yıl dönümü dolayısıyla Kars'ta kardan yapılan şehit heykelleri törenle açıldı.

Sarıkamış heykelleri törenle açıldı
KARS (A.A)
Kars'ın Sarıkamış ilçesindeki Bayraktepe Kayak Merkezi'nde Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencileri ve öğretim üyeleri tarafından yapılan heykellerin açılışını yapan Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve beraberindekiler, anıta karanfil bıraktı.

HABERİN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN

Bakan Aydın, açılışın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, babası ile babasının yeğeninin Sarıkamış Harekatı'na katıldığını söyledi.

Sarıkamış Harekatı'nda babasının sıhhiye eri olarak görev yaptığını ifade eden Aydın, 'Babam Allah ömür verdiği için yaşamış ama yeğeni farklı bir kolordudaydı ve ondan hiç haber çıkmadı. Demek ki şehit olmuş' dedi.

Çocukluğunda babasından hep harekatı dinlediğini belirten Bakan Aydın, şöyle konuştu:

'Hep Sarıkamış'a gelmeyi arzu ediyordum. Çocukluğumda hep Allahuekber Dağları, Soğanlı köyü, Sarıkamış'ta olanları dinleyerek büyüdüm. Millet olarak hayatımız, tarihimiz acıyla geçmiş. Allah kaderimizi böyle çizmiş. Hep mücadele etmek durumunda olan tarihin çocukları olmuşuz ama şanla, şerefle yaşamışız. Bizimle savaşanların canlısına da ölüsüne de saygı göstermişiz. Bunun en güzel örneği Çanakkale'dir. Çanakkale Yeni Zelandalıların, Avustralyalıların da geldiği ziyaret yeridir. Babam Rus askerlerinin ölüleriyle karşılaştıklarında nasıl davrandıklarını, askerlerin parmaklarındaki yüzüklere zarar gelmesin diye koruduklarını anlatırdı. Büyük bir tarihin, büyük bir medeniyetin insanlarıyız. Burada büyük bir strateji var ama sonu iyi gelmedi. Bunu böyle görmek lazım. Tarihimiz neyse öyle görmemiz gerekir. Balkan Savaşı'ndan yeni çıkıp toparlanmadan, gerekli eğitimi almadan savaşa gitmişler.'

Şehit ve gaziler sayesinde vatanın, kültürün ve medeniyetin muhafaza ve inşa edildiğini bildiren Bakan Aydın, 'Çok şükür birlik ve beraberlik içinde bir vatanımız var. Çanakkale'den Dumlupınar'a oradan Sarıkamış'a gelinceye kadar memleketimizin her tarafı şehitlerimizin kanı ile bize emanet edilmiştir' diye konuştu.

Emanet edilen vatanı birlik ve beraberlik içinde daha iyi günlere götürmek gerektiğini vurgulayan Aydın, 'Bugün Kars'a gelişimizi düşünüyorum, bir de o dönemde askerlerin sevkiyatını düşünüyorum. İki ayrı dünya gibi. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Vatanın birliği, beraberliği, huzuru için hepimiz duacıyız. Hepimiz elimizden gelen gayreti göstereceğiz, göstermeye devam ediyoruz' dedi.

'AYAĞIMIZI KARA BASARSAK...'

Sarıkamış şehitlerini anma etkinliklerinin daha görkemli düzenlenmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü kaydeden Bakan Aydın, şöyle konuştu:

'Birkaç senedir çok daha büyük bir canlılıkla anma törenlerini icra ediyoruz. Şimdi çevre ve meydan düzenlemesi, altyapı denilen şeyin yapılması gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanı ile görüştüm. Çalışmalarla ilgili resmi işlemler tamamlanmış. İhale işlerine gidilecek. Daha sonra da yavaş yavaş Çanakkale'yi andırır düzenlemelerin yapılması gerekir. Doğumuz ve batımızı uç uca getirirsek şehitlerimiz yan yana geliyor. Dumlupınar'ı, Çanakkale'yi, Sarıkamış'ı birlikte anmamız gerekiyor. Buradaki çocuklar artık Çanakkale'ye, Ankara'ya meclise gönderiliyor. Oradan da buraya çocuklar getiriliyor. Bunu çok sık yapmalıyız. Eğitim ve öğretim programının ana bölümünü bu oluşturmalı. Yaşayarak öğrenmemiz gerekir. Kitaplardan okumanın yanı sıra burada ayağımızı kara basarsak o zaman soğukta donanları anlarız.'

Öte yandan, Bakan Aydın'ın makam aracı, Bayraktepe Kayak Merkezi'ndeki Toprak Otel'in önünde kara saplandı.

Aracın hareket etmemesi üzerine, Bakan Aydın ve Kars Valisi Mehmet Ufuk Erden, kardan heykellerin açılışının yapılacağı alana kadar yürüdü.

Törene AK Parti Kars milletvekilleri Zeki Karabayır ve Mahmut Esat Güven, Kars Belediye Başkanvekili Ömer Gökalp ve çok sayıda davetli katıldı. Törende kışlık beyaz kamuflaj giymiş askerler yoğun güvenlik önlemi aldı.

KARDAN ŞEHİT HEYKELLERİ

Kardan heykeller, Atatürk üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde görevli 4 öğretim üyesi ile 15 öğrenci tarafından yapıldı. Harekat sırasında donan askerlerin anlatıldığı heykellerin yapımı için yaklaşık 100 metreküp kar kullanıldı. Yapımı 2 gün süren heykellerin eriyene kadar kayak merkezinde sergileneceği bildirildi.

27.12.2008


http://yenisafak.com.tr/Gundem/?i=158908